31 Ağustos 2013 Cumartesi

çalışan annenin vicdan azabı

benim annem öğretmendi. beni 3,5 aylıkken annanemin yanına göndermek zorunda kalmış başka bi şehire. 3 yaşındayken de dedem ölünce geri almış. sonra kreşe başlamışım, sonra anaokulu, sonra bitmek bilmez okul döngüsü... belki de bu yüzden üniversiteyi bitirdiğimde kitap okumaya dahi tahammülüm kalmamıştı.
çok küçüklüğümü hatırlamıyorum ama hatırladığım, minicikkenden beri evde yalnız kaldığım. ben okuldan döndüğümde annem evde olmazdı. kendi yemeğimi kendim yerdim, kendi işimi kendim görürdüm. biraz aklım ermeye başladıktan sonra da "ben çocuğumu evde hiç yalnız bırakmıcam, hatta ben çocuğumu hiiiiç bırakmıcam" diyip durdum...

gel gör ki hayat öyle bi şey değil işte...

oğlum 4 ay 1 haftalıktı işe başladım... şimdi annem bakıyo oğluma. bende onun cesareti yok, ben oğlumu başka bi şehire gönderemem, o yüzden haftaiçi burda, haftasonu 400 km ötedeki kendi şehrinde annem... ona da zor, bana da zor, hepimize zor ama torun olunca annem gık demiyo çok şükür...
zaten sorun annemde değil bende :)

işe başladığım ilk gün sanki haftasonu tatilinden dönmüşüm gibi hissetmiştim. yani 5 aydır evde yatmıyorum da, sadece haftasonu girmiş araya... ilk gün annemi 5 kez falan aradım sanırım, napıyosunuz, naptınız, uyudu mu uyandı mı... ama ağlamaklı falan olmadım, ah bebeğim ah yavrum ben sensiz napıcam modunda falan değildim. ilk hafta özlemedim bile nerdeyse :) ama sorun şu ki benim cancan 8'de uyuyo... ben eve vardıktan 15-20 dakika sonra uyumuş oluyo yani... çok uğraştım en azından 9-10 gibi uyusun diye ama olmuyo. öyle tatlı uyuyo ki sıpa, kıyıp uyandıramıyorum :) e sabah kalkış saati 6, ben o saatte kalkamıyorum, gene annane uyanıyo sağolsun. haftaiçi oğlumu toplasan bi saat görmüyorum yani... şimdilerde bu biraz koymaya başladı, evet, artık özlüyorum oğlumu... ama annemi arama sıklığım da günde ikiye düştü. sanırım insan her şeye alışıyo...

bi de ufak bi şey daha; annemi kıskanıyorum! deli gibi kıskanıyorum hem de... sürekli ay öyle mutluyduk, ay böyle oynadık, ay şunları yaptık dedikçe kıskançlıktan çatlıyorum. belli etmiyorum tabi ki ama içim içimi yiyo... haftasonu gelse de oğlumla başbaşa kalsam diyorum (tabi ki haftasonları da ah annem olsa da biraz daha uyusam diyorum, o ayrı :) bu kısırdöngü hiç bitmeyecek sanırım).. bi de cancan annemi görünce gülücükler atmıyo mu, deli oluyorum! haftaiçi hep "haftasonu gelsin onu hep kucağımda taşıycam, hiç indirmiycem" diyorum ama gelin görün ki 8,5 kilo bi bebeyle bu pek mümkün olmuyo :)

gönül ister ki ben de evde oturayım, kendi oğlumu kendim büyüteyim ama dediğim gibi, hayat, şartlar, borçlar, kartlar, bankalar buna pek müsade etmiyo malesef... en azından bizde durum öyle... yoksa inanıyorum ki her kadının içinde potansiyel ev hanımlığı var. hiç "ay ben evde oturamam, kesin çalışmam lazım"cı kadınlardan değilmişim, evde oturduğum 5 ayda bunu anladım. 5 yıl daha otur deseler otururdum yani :)

oğlum, cancanım, umarım büyüyünce benim küçükken hissettiklerimi hissetmez... en azından şanslı ki bakıcı yerine annanesiyle büyüyo. sonsuz sevgi... hatta biraz abartı sonsuz sevgi ama neyse, şikayet ediyomuş gibi olmayayım :)

25 Ağustos 2013 Pazar

uykunun 2 saat kuralı!

sevgili anne adayları ve taze anneler, şimdi size hayatınızı kurtaracak bir sır veriyorum: 2 saat kuralı! ne yaparsanız yapın bunu unutmayın!

2 saat kuralı aslında dünyanın en basit şeyi, tek bir cümle, ama inanın bütün hayatınız değişebilir. peki nedir bu? söylüyorum:

bebeklerin 2 saatte bir uykusu gelir! bu kadar.. evet, bu kadar basit!

ben bunu bi yerlerde okumuştum hamileyken. çok mantıklı gelmişti. bebeklerin 1,5- 2 saatte bir uykusu geliyo, mevzu aslında bu.. eğer 2 saatte bir uyumazsa da sapıtıyo. bebeklerde "aman çok yoralım akşam uykusu iyi olur" mantığı kesinlikle ama kesinlikle yanlış. çünkü bebeğin uykusu geldiğinde bi şekilde uykuya dalamazsa bi hormon salgılarmış, bu yüzden de huysuz olur ve kendini uykuya geçiremezmiş. yani uyku saatini ne kadar geciktirirseniz o kadar kötü.

can bebede farkettim ben de bunu. 1,5-2 saatte bir gözlerini ovuşturmaya başlıyor. ilk zamanlar mamayla ya da emzikle uyuturdum. şimdilerde emziği hiç tutmuyo. o yüzden ya yine mamayla ya da yatağına koyup hafifçe yatağı sallayarak uyutuyorum. normalde salonda ya da o an nerdeyse orda uyuyo ama malum hava çok sıcak, o yüzden yatağında sallayınca daha rahat dalıyo.
ama ana fikir hep şu: uykusu gelince (ki 2 saatte bir geliyo) uyuyacak! ister 15 dakika uyusun isterse 1,5 saat. uyuyacak arkadaş! eğer bi şekilde o 2 saati geçirirse sürekli mızmızlanıp özellikle kucakta durmak istiyo. kucakta biraz sakinleştirip yatağına yatırıyorum ve mama veriyorum, hop, gidiveriyo minnoş...

bizimki en son 8'de de komple gece uykusuna yatıyor. onun için hiçbir şeye gerek duymuyoruz, saat 8 oldu mu yatağına yatırıyorum, bazen dönencesini açıyorum, bazen açmıyorum. yattıktan en geç 10 dakika sonra uyumuş oluyor.  

bu saati kaçırırsak da bizim için kabus başlıyo. can nerdeyse 6 aylık oldu, bu sürede 3 kez kaçırdık o saati. birinde annanedeydik, birinde hastanede, birinde de gezmeye gitmiştik. işte o zaman gerçekten kabus oluyo. o hormon neyse o hormon, benim çocuğumu daraltıp bunaltıyo. aralıksız 1 saat ağladı bu 3 olayda da... aralıksız... ne yaparsam yapayım susmuyo. ne mama, ne kucak, ne karanlık, ne ışık, ne dolaşmak, ne sallamak... ve bir saat aralıksız ağlamanın ardından da küt diye bayılırcasına uyuyo. bebek dediğinin düzenini bozmayacaksın arkadaş. ben bunu bilir bunu söylerim.

ve tabi her gece 8'de uyuyan oğlum ve doğal olarak her sabah da 6'da uyanıyo... işte bizim de her sabah halimiz böyle oluyo...

bu arada merak eden varsa, tabi ki deliksiz değil uykumuz, gece 2-3 kez mama için kalkıyoruz, ama çok şükür mamayı içip uyumaya devam ediyo, hatta genelde mamayı da uyurken içiyo...

siz siz olun, bebeğinizi iyi gözlemleyin. 2 saatte bir uykusunun geldiğini siz de fark edeceksiniz. nerde ne yapıyor olursanız olun tek işiniz de onu uyutmak olsun..

15 Ağustos 2013 Perşembe

0-5 ay doktor kontrolleri

bi bebeğin ilk 6 ayı doktor kontrolünde geçiyor.. yazının devamında göreceğiniz karikatür bugün karşıma çıktı, ona gülüp ben de bizim doktor kontrollerimizi yazayım bari dedim :)

her ay mutlaka doktor kontrolüne gidiyoruz, boyumuz kilomuz ölçülüyor, minnoşun genel sağlığına bakılıyor.. arkasından da acemi anne bir ay boyunca listelediği soruları tek tek doktora soruyor, doktor amcamız da sabırla cevaplıyor. bunlar zaman zaman ciddi sorular olsa da tabi ki aralarında doktor amcamızın güldükleri de çıkabiliyor.

tabi yazmaya ara verince bu kontrolleri toplu bi şekilde özetleyeyim istedim.

ay             kilo     boy               aşı
doğum     3,750   51 cm      sanırım doğduğunda vurdular:)
1. ay         4,750   57 cm      1 aşı olduk
2. ay         5,900   61 cm      3 aşı olduk
3. ay         6,500   64 cm      rota virüs 1 olduk
4. ay         7,250   67 cm      2 aşı olduk
5. ay         8,000   72 cm      rota virüs 2 olduk

bizim boyumuz biraz uzun gidiyo. zaten gören 5 aylık olduğuna inanamıyo genelde can bebenin. şu an 9-12 aylık bebek kıyafetleri giyiyoruz mesela.. normalde 1 yaşındaki bebeklerin 75 cm olması beklenirmiş, biz 5. ayımızda 72 cm.yiz. hatta doktorun ölçtükten sonra bi an "acaba yanlış mı ölçtüm ya, 62 miydi" demesi bana baya komik geldi :)

aşılarımızı (rota virüs hariç) sağlık ocağında oluyoruz. genelde sadece iğne vurulurken ağlıyo, onun dışında sakin bizim kuzu. 2. aydaki 3 aşıdan sonra 3 gün banyo yaptırmadık. ateş yapabilir dediler, o da olmadı şükür. şimdilik aşı takvimimiz sorunsuz ilerliyo.

rota virüs aşısı zehirli ishal için yapılan, henüz sağlık bakanlığının aşı takviminde olan bi aşı değil. onu parayla yaptırıyoruz. zaten aşı da değil, ağız yoluyla verilen ilaç gibi. bi tane 2 dozluk bi tane de 3 dozluk olanı varmış, bizim doktor amcamız 2 dozluğu tavsiye etti ve onu yaptı.

bu arada doğduğumuzdan beri d vitamini (ilk 2 ay doktorumuzun yazdığı multitabsı, 2. aydan sonra sağlık ocağının verdiği deviti kullandık) ve 5. aydan itibaren de demir ilacı (sağlık ocağının verdiği vegaferon) kullanıyoruz.  bu demir mevzusu ince mevzu. doktor amcamız bize kilosu kadar damla kullanmamız gerektiğini söyledi, ama benim kafam karışık, çok da düzenli vermiyorum o yüzden. ilacın içindeki paraben zaten yıllardır tartışılıyo, kimi eser miktarda, sıkıntı olmaz, demir eksikliği daha büyük sıkıntı diyo, kimi de demir ölçümü yapılmadan ilaç verilmemeli diyo. ah şu internet... ve getirdiği kafa karışıklıkları... doktorumuza güveniyorum ama dediğim gibi demir ilacını aralıklı veriyorum. yarın bi ara kontrolümüz var (rota virüs 2yi yarın yaptırıcaz aslında) orada bu konuyu yeniden gündeme getireyim diyorum...

ve tabi ki rutin sorular.. sorular.. sorular... havuza sokalım mı, su verelim mi, öksürüyo mu, gözü niye kırmızı aklıma ilk anda gelenler... her ay gittiğimizdeki listeleri saklasaydım buraya yazar baya eğlenirdik aslında :) arkamda delil bırakmamak adına hepsini yok ettim :)

14 Ağustos 2013 Çarşamba

montessori, blw, olaylar olaylar...

ve tabi ki araştırmalar araştırmalar...
montessori zaten kafama oldukça yatık, bununla ilgili bol bol okumaya, ve hatta oğluma bakan anneme de okutmaya çalışıyorum. bugün beslenme-ek gıdaya geçme/geçmeme mevzusuna kafayı takmış deliler gibi araştırma yaparken ilk kez karşılaştım bu baby led weaning fikriyle..fikir sanırım kısaca:  6. aydan itibaren parmak şeklinde hazırlanmış ne püre-ne katı kıvamdaki yemekleri bebenin önüne koy, döke saça, tada ata o yesin... istediğini istediği kadar yesin... ya 6 aylık, elinde tavuk budu, hapur hupur yiyen bebeyi görünce canım çekmedi dersem yalan olur ya..
henüz araştırma aşamasındayım ama aslına çok mantıklı..


her şeyi o yapsın  sen sadece yardım et...

biraz daha araştırıp detaylıca yazmak lazım bu konuyu..
tabi ki haftaiçi can bebe anneden çok annaneyle vakit geçirdiği için onun da fikri önemli.. sanki biraz ev hanımları içinmiş gibi bu yöntemler aslında ama.. bilemedim işte, dediğim gibi ben bunu araştırıyorum şu an.. fikri olan, hem çalışıp hem bu yöntemi uygulayabilen varsa belki bize bi yorum bırakır, faydalanırız ha?

ek gıdaya geçiş - karar verme

yazmaya uzun süre ara verince yazacak çok şey birikiyo..
bu aralar en kafamı kurcalayanla başlamak en iyisi sanırım...

mevzu ek gıda mevzusu.. malum biz 5,5 aylık olduk bile.. doktorumuz ek gıdaya 6. ayda başlayalımcılardan. ben de öyle düşünüyorum aslında. biz anne sütünü bırakalı yaklaşık 2,5 ay oldu, yalnızca mamayla (bebek sütü) devam ediyoruz. genelde bu şekilde beslenen bebekler 4. ayda başlarmış ek gıdaya ama doktor amcamız can bebenin gelişimini iyi bulduğu için hala beklemedeyiz..

ama ufak tattırmalara başlasam mı tereddütündeyim.. ek gıda gibi değil de, azar azar tadına baktırmak gibi.. kaşığa ne tepki verecek, tattığı şeye ne tepki verecek, bunları çok merak ediyorum açıkçası :)

geçenlerde dayanamadım ve yediğim şeftaliyi dudaklarına sürmek süretiyle tattırayım dedim :) annenin en sevdiği meyve şeftali olunca can bebenin de ilk ağız tadı o olsun istedi açıkçası :) tam tattırma olmadı bizimki, dediğim gibi, dudaklarına sürdüm sadece. çok hoşlandı diyemem, daha doğrusu ne olup bittiğine pek anlam veremedi kuzu :) malum her şeyi ağzına gçtürüyo bu aralar, ilk defa ağzına giden bi şeyden parmak-kıl-tüy-yün dışında bi tat gelince oldukça şaşırdı bence :) çok da ısrarcı olmadım gerçi..

bu iki gündür bu meseleye taktım ama.. bugün mesela bi elma alıp onu püre yapıp tattırmayı düşünüyorum. zaten 3 gün kuralı var ya, bebeğe tattırdığın şeyi 3 gün vereceksin, arada başka bi şey vermeyeceksin ki bebişin ona allerjisi var mı yok mu anlayasın.. tattırmakla kastettiğim dediğim gibi en fazla 2 çay kaşığı..  bu kaşık mevzusu da sıkıntılı gerçi. bizim kullandığımız demir kaşıklarla mı yoksa ona özel bi mama kaşığıyla mı bilemedim tam şuan.. siz iki dakika bekleyin ben bunu araştırıp geliyorum :)

(arada fon müziği varmış gibi hayal edin :))

evet geri geldim :) sanırım bir de plastik bebek kaşığı gerekecek... normal metal kaşık da kullanan var.. kimi elleriyle bile yedirmiş :)) ben sanırım plastik kaşık alıp onu deneme taraftarıyım :)

bu ek gıdaya geçmeli miyize karar verme yazısı gibi oldu biraz... deneyimleyip devamını paylaşmayı umut ediyorum..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...