27 Aralık 2013 Cuma

zalımsın zaman

evet, şunu anladım ki devir benim dönemimin devri. her gün ya bi bebek ya da hamile haberi alıyorum :) çok da seviniyorum canbebemin kardeşleri kankaları çoğalıyo diye :) bizde pek erkenden doğuran da olmadı sanırım, bütün bebeler hemen hemen aynı yaş civarında olacaklar. oh oh :)
bugün gene çok eski bi dostumun 9 haftalık hamile olduğu haberini aldım. geçen hafta da karnı burnundaki dostum sağlıkla sıhhatle doğurdu çok şükür.

bu arada yılbaşından önceki son hafta sonu da geldi çattı. hey gidi 2013, şimdiye kadarki 361 günün 301 günü anneydim yahu ben :) ilk 60 günle sonraki 301 gün ne kadar farklı geçmiş :)

bu hafta minnoş sıralamaya başlamış :) zaten ayakta durma hevesinden belliydi sıralayacağı.. sanırım yakında adım atmaya da başlar, gelsin daha da yorucu günler :) benim için neyse de acemi annane baya zorlanacak sanırım :)

bu arada bu ayağa kalkma bizim için ufak bir sıkıntı da yarattı. şöyle ki normalde gece 3-4 kez mama için uyanır minnoş. biraz mızırdar ama biberonuna kavuştu mu hop gene uyurdu. ama şimdi mızırdamaya başladığı anda ayakta! odasına her girdiğimde onu uyuyo bile olsa ayakta buluyorum :) yatırıyorum ama biberonu ısrarla reddedip tekrar ayağa kalkmaya çalışıyo. bu yüzden gene 1-2 kez ana kucağına koyup sallamak gerekiyo. e kolay mı, çocuk 9,5 aydır yatıyodu şimdi acısını çıkartıyo tabi :)

zaman su gibi akıp geçiyo da biz fark etmiyoruz ya hani, bence insanın çocuğu olunca gözlerinin önünde akıyo zaman. gözünle görüyosun, elinle tutuyosun zamanı. işte 10 ay ya, normalde sene sonunda hep deriz ya ne çabuk bitti bu yıl diye, şimdi ben gözümle görüyorum işte, geçen sene bu vakitler şu ayakta dikilen götünü yediğim karnımın içinde şekilleniyodu... zalımsın be zaman :)

18 Aralık 2013 Çarşamba

merhaba yorucu günler

sanırım zor dönemler şimdi başlıyo :)

evet, şimdiye kadar her şey über kolaydı... ilk zamanlar paket gibi zaten, koyduğun yerde kalıyodu. dönmeye başlayınca eyvah dedik, onu da yastıkla sağını solunu destekleyip hallettik. sürünmeye başladığı noktada işler ufaktan değişmeye başlamıştı aslında. ve şimdi, 9. ayla birlikte minnoşun da maksimum hareket kazanmasıyla artık giderek zorlaşıyo günler... bi kere biz artık ayağa kalkabiliyoruz :) yürüyemesek de tutunup dikilmek büyük bi başarı. ama büyük tehlike demek tabi, her şeye tutunup ayağa kalkmaya çalışıyo. e denge tam değil, mesela tv sehpasına tutunup kalkmaya çalışırken dengesini kaybedip kafasını kolunu bacağını sehpaya çarpabiliyo..

evin şeklini değiştirdik demiştim ya son yazımda, artık her akşam eve yeni şekiller verir olduk :) matkap eksikliğinden hala eşyaları duvara monteleyebilmiş değiliz, o yüzden hareket eden şeyler bizim için tehlike. bu akşam işi gücü bırakıp kitaplığı can'ın ulaşamayacağı bir yere taşıdım mesela. ona tutunup kalkmaya çalışıyo ve kitaplık hiç sağlam değil. gerçi haftaiçi acemi annane, haftasonları da ben sürekli peşindeyim ama ne olursa olsun. riske atılacak bir şey değil...

evet, zor günler başlıyo bakalım... hayır ve yapma'dan anlayana kadar acemi annane ve acemi anne baya bi yorulacak... ama olsun, o ağzındaki 6,5 dişini dişini göstere göstere gülmüyo mu...



10 Aralık 2013 Salı

ilk dikiliş :)

haftasonu acemi babayla gaza geldik, evin şeklini şemalini değiştirelim azcık dedik. hoş, ev han değil ya, onu it bunu çek bizim yaptığımız :) koltuğu çek, sehpayı it derken bi baktım can bebenin sürünme alanını baya bi daraltmışız.

malum bizim bebe götünü kaldıramadığından hala emeklemiyo, komando misali sürünüyo. ama sürünme konusunda pek hızlı afacan :) sehpa ve koltuk arası daraldı, e sehpa ve üstündekiler de bu ara can bebenin favori objeleri. hiçbi şeye ulaşamazsa illa bişey yapmalıyım diyip sehpanın köşesini yiyo serseri :) neyse, acemi baba nolcak ya iyi böyle deyince öylece bıraktık salonumuzu yeni stiliyle.

pazartesi oldu, akşamına eve geldiğimde acemi annaneyi bi telaşlı gördüm. tut tut tut dedi, sehpayı kaldırıyoruz ortadan. noldu yahu demeye kalmadan "bu çocuk ayağa kalkacak yeri yok" diyip yapıştı sehpaya. e peki dedim, bizimki yürüyene kadar orta sehpamıza veda edelim bari. şimdi ortası boş, artık her yer can paşanın :) sehpayı kaldırırken de aklıma düştü tabi, yahu bu çocuk ayağa kalkacak yakında, ilk adımlarını atacak... ve ben gene orda olamıycam büyük ihtimalle... gene cız etti içim, her gün olduğu gibi. çalışmaktan çok şikayet ediyorum biliyorum ama gerçekten her gün tek düşündüğüm bu, yapıcak bişeyim yok :(

ve beklenen haber hemen ertesi gün, yani bugün geldi bile.. benim oğlum artık tutunarak ayağa kalkabiliyomuş :) meğer bütün derdi ortadaki sehpaymış minnoşun :) sehpa gitti, bizimki ayaklandı :)

foto yolla hemen dedim acemi annaneye, gelen fotoya da baya bi güldüm :) sonra açıkladı ama, düşmesin diye tek elle foto çekip tek elle onu kollarken anca bizim minnoşun totosu girmiş kadraja :))))

ben de dedim ki bugünün tarihini not almak farz oldu artık :) hemen not düşülsün bloga :) evet beyler bayanlar, benim can'ım 284 gündür varolduğu şu hayatta bi aşama daha kaydetti :) ilk kez kendi ayakları üstünde durdu benim oğlum :) acemi annesi gene yanında değildi ama olsundu... belki ilk adımlarını haftasonu atar da bana görmek nasip olur dedi, iç çekti, ve yazısını noktaladı.


6 Aralık 2013 Cuma

sling anası

bizim bebenin boyu, kilosu biraz önden önden gidiyo. 9. ayda kilomuz 10... e henüz yürüyemiyoruz malum… yani yerlerde sürünemiyosak şayet, hep kucaktayız. kısaca merhaba bel ağrıları, hatta belki de merhaba bel fıtığı… benim belim zaten hamileliğimden beri neredeyse ağrır durumda. göbeğim çıktığı andan beri belim alışık olmadığı bu duruma ağrıyarak tepki veriyo sanırım. e hem göbek hala gitmedi, bi de kucakta 10 kiloluk bi kuzu olunca, bel ağrısı kaçınılmaz oluyo.

bi de insan asansörsüz bi 3. katta oturunca gezmelerimiz hafif çaplı işkenceye dönüyo. pusetimiz zaten ağır, daha önce bahsetmiştim. 3. katta aşağı bi elde ana kucağındaki bebe (yaklaşık 14 kilo civarı) öbür elde pusetin alt kısmı (o da yaklaşık 7-8 kilo vardır) inmek oldukça zorlayıcı oluyo. sırf bu sebepten çıkmaya üşenmişliğim çoktur yani.

ama bebek dediğin her gün sokağa çıkmalı, temiz hava almalı arkadaş. e bizimkini bi de alerji doktoru amcamız da söyledi. ben de dedim uzun zamandır düşündüğüm şu sling işine artık el atayım. doğmadan önce aldığım bi kanguru vardı, maximum kullanışsız. onu 2-3 kere kullanıp her seferinde pişman olmuştum. sling işine el atmalı dedim ve tuniko'nun sahibiyle bi şekilde iletişime geçtim (öhöm, facebook sağolsun). valla Allah razı olsun, çocuğunu emzirirken bile sorularıma bıkmadan usanmadan cevap verdi ve beni mei tai sling almam konusunda yönlendirdi. hatta konuşmamızın üstünden 24 saat geçmeden slingim elime geçmişti bile.

yürürken çektim, bi yamuk çıkmışız
ama bizim mei tai slingle durumumuz
böyledir :)
ve tabi ki hemen o haftasonu taktım slingi, koydum bebemi içine, ver elini uzun yol dedim. üsküdar'dan göztepe'ye toplu taşıma araçları kullanarak ve yürüyerek gitmeye kalktım.
durum şu: benim bebe ağır arkadaş! 10 kilo yav! sling de olsa kurtarmıyo o 10 kiloyu yani. bacaklarım çat diye kırılıvercekmiş hissi yaşıyorum slingle yürürken. özellikle uzun mesafede. bu yüzden slingi kısa mesafelerde kullanmalı sanırım.

amaaaaa slingin şöyle şahane bi özelliği var: kuzu kafasını göğsüme yaslayıp etrafa bakınmıyo mu… uykusu geldi mi kafasını koynuma gömmüyo mu… ah… sırf bunun için ayaklarım kırılsa da saatlerce o slingte taşıyabilirim onu… sırf koynumda uyusun diye evde bile slingine oturup gezdiresim var…

5 Aralık 2013 Perşembe

hayattaki ilk'ler

oturmak, kalkmak, yürümek, yemek yemek, uyumak... her gün yaptığımız şeyler...
ama evinizde bi bebek varsa bunlar o kadar büyük şeyler oluyo ki hayatta :)
evet, hiçbirimiz kendi ilkimizi hatırlamıyoruz ama bir insanın ilklerine şahit olmak da o kadar keyif veriyor ki, yaşamanız lazım...

ilk oturuş, ilk yemek, ilk emekleme, ilk diş... bu ilkler o kadar çok ki bu ara hayatımızda :)
ben maalesef çoğunu kaçırıyorum çalıştığım için. bu konuya girmiyorum, çünkü hemen ağlayabilirim ve sayfalarca yazabilirim. ama konumuz ilkler, ilk ağlama değil :) hem ilk ağlama doğduğun anda oluyor, bunu da herkes biliyo zaten :)

bundan bi ay önce falan acemi anne ve acemi baba olarak aldık bebemizi parka gittik. şimdi her yer beton, parklar hep mahalle aralarında. biz çocukken öyle miydi ya, değildi... benim çocukluğumda değildi yani. sabahtan akşama sokaklarda koştururduk, gecenin köründe eve girerdik.şimdi düşünüyorum da, bahçeli bi evde ya da villada oturmuyosan sağından solundan cadde geçen bi mahalledesin demektir. e bu çocuklar nerde oynicak? valla derdi şimdiden tuttu beni. neyse, konumuz bu değil, mahalle arasındaki biri-birinin aynısı parklardan birine girdik biz de, en yeşil en ağaçlı gördüğümüze. parkta 3-4 çocuk daha var. bizimkinin uyku saati yaklaşmış ama bi şaşkın halde. şaşkınlığı parktan ziyade diğer çocuklara. 
biz de çıkardık minnoşu pusetinden, koyduk salıncağa. bizimki hala şaşkın. bi sağa bi sola bakıyo çocuklara, salıncaktan ziyade ilgisi onlarda. acemi anne ve acemi baba olarak bizim ilgimizse tamamen Can'da tabi :) hatta çıkardık telefonları, şakır şukur hatıra peşindeyiz :) 
sallandıkça uykusu bastırdı tabi, çok uzatmadık, ilk salıncak maceramızı, elimizde o 5 dakikalık ilk salıncak deneyiminden bol bol fotoğraf ve videolarla aldık minnoşu parktan, tuttuk evin yolunu. bizimki pusetine koyar koymaz uyudu tabi ki...

geçenlerde bu sefer baba-oğul gittiler parka. kıskanmadım değil. aradım durdum 2 dakikada bir napıyosunuz diye, en son fırçamı yedim tabi "aramasana sallanıcaz biz" diye.. neyse dedim, ilk kez binmiyo nasılsa salıncağa, ilk binişinde ben de yanındaydım diye teselli ettim kendimi...

sonra bi de ilk brokolimiz var mesela... onda yanında değildim ama.. acemi annane haşlayıp eline verivermiş brokoliyi. benim kuzu da kah yemiş, kah gülmüş, yer gök brokoli olmuş... annem telefonda gülerek bunu anlatırken ben ağlamamak için zor tutuyodum kendimi. ilk brokoli yav, ilk brokoli... (aranızda beni deli sanan yoktur umarım)

daha çok ilk'imiz var bizi bekleyen. daha emeklicez (hala sürünüyoz da, belki de emeklemeden yürürüz belli olmaz), ilk adımımızı atıcaz, ilk kelimemizi söylicez inşallah... çok var çok... 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...