21 Kasım 2013 Perşembe

en tatlı uyku

bugün ofiste çalışırken telefonum çaldı, baktım annem.

önce bi panik oldum, klasik. çünkü ben onu ararım gün içinde hep napıyosunuz, her şey yolunda mı diye. o aradığı anda ise direk beynimin "korkunç senaryolar yazma köşesi" harekete geçiyo, başlarına bi felaket geldi diye düşünüyorum.

bi panikle telefonu açtım, annem telefonun diğer ucunda kıkır kıkır gülüyo... ohh dedi beynim, bütün felaket senaryolarını unutabilirsin.. "sana yolladığım fotoğrafı aldın mı" dedi, baktım henüz gelen giden bişey yok... "alınca ararsın" dedi ve kapadı...

hadi buyur...

telefonu kapadım, bekliyorum... bi dakika sonra bi mesaj...
gelen fotoğrafsa şu:

allah'ım... ben bu anı nasıl kaçırırım...
oğlum mama sandalyesinde uyuyakalmış...
ellerini kafasının altında almış bi de...
o enseye nasıl öpücük konduramam...

ağlasam mı gülsem mi bilemedim...

alışmam lazım.. daha pek çok ilk'i kaçırıcam oğlumun... ilk kaçırdığım an'ı da bu oldu sanırım... ilk kez mama sandalyesinde uyuyakalmış minnoş...

tipine kurban olduğum :)

15 Kasım 2013 Cuma

merhaba yumurta alerjisi!


hayatım boyunca en sevdiğim şey yumurta.. sadece yumurta yiyerek yaşayabilirim, günde 3 öğün.. evde yiyecek bir şey bulamazsam yumurta kırar yerim, hiç de şikayet etmem...
hayat ironilerle dolu...

ana besin kaynağı yumurta olan annenin yumurta alerjisi olan bebesi...
pis yumurtalar!

Can bebenin kabarıklıklarından daha önce bahsetmiştim. son olarak çocuk doktorumuz bizi kendi hocasına yönlendirdi. maltepe üniversitesi hastanesi'nde çocuk alerjisi profesörü feyzullah hocaya.
salı gününe randevu aldık, düştük yollara... önceki süt/yumurta alerjisi test sonuçlarını da yanımıza aldık. hoca baktı ve testi tekrarlayalım dedi. sonuçlar çıkana kadar kullanmamız için özel bi mama verdi ve süt ürünleri vermeyin dedi. özel mamayı bizim minnoşa yediremedik, 2 yudumda öğürdü ve ne yediyse kustu.

bugünse sonuçları alma günüydü... ben izin hakkımı çoktan doldurduğum için gidemedim malesef... iş annane ve halalara kaldı... ve sonuç: yumurta alerjisi... içinde yumurta olan her şey yasak... 3 ay sonra tekrar kontrol...

ne ben alerjiğim, ne acemi baba... üstelik annem telefonda "doktor anneden geçmiş dedi" deyince bi an ben çok yumurta yediğim ve sevdiğim için benden geçti sandım, dünyam başıma yıkıldı. meğer kastettiği "evet hiç yumurta yemedi ama emzirirken yediğin yumurtalardan kabarmaya başlamış"mış...

ben de hem kendim öğreneyim, hem sizinle de paylaşayım diye biraz araştırdım..
  • yumurta alerjisi, çocuklarda görülen en yaygın gıda maddesi alerjilerinden birisidir. bazıları, yumurtanın en ufak miktarına bile, çok şiddetli şekilde tepki göstermektedir. bazıları ise ağır rahatsızlıklara neden olmayan, hafif tepkiler göstermektedir. biz nispeten hafif derece sınıfındayız. gerçi birebir yumurtayı hiç vermedik Allah'tan, öyle bi durumda ne olurdu bilemedim.
  • yiyeceklerdeki yumurta, yumurta akı, yumurta sarısı, yumurta tozu, mayonez ve ovalbumin olarak etiketlerde belirtilir. biz de etiket takipçisiyiz artık.. zaten şimdi paketli ürün kullanmıyoruz ama yine de dikkatli olmakta fayda var.. bebe bisküvisinde, bebe ekmeğinde bile var bu meret... kendi püsküütümüzü kendimiz yapmaya devam edicez, en sağlıklısı da bu zaten...
  • yumurta alerjisi özellikle bebeklikte çıkıyor. yıllar içinde etkisi azalıyor. bu okuduğum en güzel şey sanırım, umarım gerçekten böyledir...
  • ve facebook grubumuzdaki doktor arkadaşımızın yorumu: besin allerjileri bir yaşından sonra geçebilir. diyeti açıp deneriz, yine bulgu olursa üç ay daha diyet yine açarız; üç ay sonra tekrar. bir yaş altında cilt bulgusu olan hastalarımız allerjik yürüyüşe girmesin diye diyet yapılır. allerjik yürüyüş 2-3yaşında allerjik btonşiolit, daha sonra allerjik rinit en son astımdır. o yüzden diyetine uymanız önemli...

doktorun notları ise şu şekilde:
- yumurta içeren her şey yasak;
- günde 1-2 kez bebek şampuanı ile yıkanacak, ardından bebek yağı ile yağlanacak;
- her gün mutlaka dışarı çıkılacak;
- 3 ay damlatılacak bir damlamız, egzamaları arttığında sürülecek bir pomadımız, kaşıntısı olursa da kullanılacak bir şurubumuz var...

ayrıca biraz kansızlığımız var, o yüzden ferruma devam... tabi ki devite de...

durum bu... 3 ay yumurta diyeti, sonra bize yine doktor yolları...
ama en azından artık neden kabardığını biliyoruz. bu bile büyük bi adım bence...

14 Kasım 2013 Perşembe

acemi anne adaylarına tavsiyeler

bu yazım acemi annelere ve anne adaylarına...
kafanızda birçok soru olduğunu biliyorum. her şey o kadar bilinmez ki...
ama bende aradığınız cevapların bi kısmı var :)
unutmadan paylaşmak isterim sizlerle...

şu yazımda bahsettiğim karnı burnunda arkadaşım bana sordukça "ya evet ben de bunu merak ederdim" diyorum hep, o yüzden biraz onun sorularıyla, biraz eklemek istediklerimle elimden geldiğince bir rehber olmaya çalışayım size. umarım bir faydam olur...

öncelikle hamileliğin son dönemleri... evet, hamileliğin en zoru bence son ay. çünkü gerçekten çok ağırlaşıyosunuz. yaptığınız en ufak harekette yorulur oluyosunuz. hamileliğimin son ayında ben şuradan okuyabileceğiniz şeyler yazmışım mesela.
bence karnınızdaki süper hareketlerin videosunu çekin. ilerde kuzulara izletip birlikte güleceğiniz anılarınız olsun :)
bol bol yürüyün... evet çabuk yorulacaksınız ama, yürüyüşün normal doğum için çok faydalı olduğu konusunda herkes hemfikir. (ben sezaryen olucam diye bol bol yattım camış gibi, şiştikçe şiştim :) tavsiye etmem:))))
evet ayaklarınız davul gibi olucak. ben hep acemi baba'nın botlarını giyerek gezdim. önemli olan rahatlık unutmayın :) çoraplarınız ve ayakkabılarınızı kendiniz giyemez olacaksınız, eee kocalar ne işe yarar işte :)
bebişin kıyafetlerini mümkünse önceden yıkayın ütüleyin yerleştirin:) hem siz çok eğleneceksiniz, hem de telaşe olmaz.

doğumla ilgili... evet, en çok merak edilen o, biliyorum :) ne olursa olsun, bi bebek için en doğalı tabi ki normal doğum... ama her zaman her şeyin hayırlısı, nasıl doğacağına bebek karar verir. kendinizi normal doğurucam diye şartlarsanız ve sezaryene dönerse psikolojik olarak yıpranırsınız. ya da sezaryen isterseniz bebek bir anda gelirse... o yüzden bence ikisi için de şartlanmayın, hayırlısı deyin bekleyin :)
ben sezaryenle doğum yaptım. doğumla ilgili detayları da burada anlattım.
ama doğumdan sonrasıyla ilgili kendinizle ilgili merak ettiğiniz şeyler var di mi? :)

10 Kasım 2013 Pazar

hele hele ninni

geçenlerde bi haber okudum; ninnilerin bebekler üzerinde antibiyotik gibi bi etkisi varmış. netice olarak, bebeklerinize ninni söyleyin diyodu haber.

bense malesef şu karikatürden farksızım... oğlum doğduktan sonra farkettim ki ben ninni bilmiyomuşum. bildiğimi sandığım tek ninni dandini dandini dastana olmakla birlikte onun da sözlerinin 90%'ını sallıyomuşum. (tam hele hele ninni yani benimki)

neyse ki benim oğlan annaneden yana şanslı. annem bol bol ninni söylüyomuş oğluma. antibiyotiği anasından değil de annanesinden alıyo benim kuzu :)

velhasılkelam, haftasonları ana oğul başbaşayız.. e ninni de ninni hele hele ninni bi yere kadar.. dur dedim ya, youtube diye bi nimet var sonuçta, açem de bari evladım 3-5 normal ninni dinlesin...yazdım aramaya ninni diye, gözüme ilk kestirdiğimi açtım... evet, dandini dandini dastana çıktı... ama ne çıktı... ben ninniyi dinlerken ağlaya ağlaya helak oldum yahu! Can da transa geçmiş gibiydi, çıt çıkarmadan dinledi ninniyi, 4.de uyudu zaten.. sanırım oğlum 8 aydır çeşitli versiyonlarda dinlediği bu ninninin böylesi halini duyunca şoka girdi ve büyülendi :)

ben de o zaman bu ninniyi paylaşmak boyunumun borcu diyerekten hemen burada da paylaşmak isterim..

bu arada tabi bikaç ninni daha izledim ve anladım ki sanırım bi ara trt çocuk'ta ninniler üzerine bi program varmış. fonda ninni, ekranda türk kültürüne ait görselle olan animasyonlar. çok da başarılıymış, bilmem hala var mı bu program. ama kim düşündüyse tebrik etmeden geçmek istemem...

tabi ki bi tebrik de ninni dinleyip zırıl zırıl ağlayan kendime :) 



4 Kasım 2013 Pazartesi

bebeğe neler almalı?

geçen gün gerçekten uzuuuunn zamandır görüşmediğim bi arkadaşıma bi anda Can'ın fotosunu yolladım whatsapptan.. öylesi uzun zamandır görüşmüyoduk ki sanırım en son benim evleniyo olduğumu biliyodu. ben aslında bi an o da bana bebek fotosu yollayacak sandım. ama gelen kocaaaa bi göbek oldu :) meğer Can'ın 2. kankası doğmak üzereymiş :) (ilk kankasını merak eden olursa bu yazıyı okuyabilir)

sonra yazışmaya devam ettik. tam da bebek alışverişi yapmak üzerelermiş. ben de bu vesileyle uzun zamandır yazmak istediğim ama üşendiğim "yeni bebeğe bence neler lazım/neler gereksiz" yazımı artık ertelememeye karar verdim.

(bence) bir bebeğin olmazsa olmazları:

1. yatak: bununla ilgili park yatak kullandığımı zaten daha önce yazmıştım. şu anda normal tahta beşiğe döndük. çok mu gerekliydi, bence değil, park yatağımızda biz memnunduk. ama tahta beşik hediye geldi. şimdilik tahta beşikte devam ediyoruz. ama Can bi gün ayaklanıp tutunarak o beşikten inmeye kalkarsa biz tekrar park yatağın alt katına geri döneriz gibi geliyo :)
eğer park yatak alacaksanız önceki yazımda da dediğim gibi çok cafcaflı şeyler almanıza gerek olmadığına inanıyorum. bebek beşikleri / sepetleri vs. bunlar gereksiz bence. ama ilk aylarda bebeğin yatak odanızda yatacağını düşünürsek ve park yatak/beşik için yer yoksa o zaman tabi ki düşünülebilir.



tavsiyem bu
bizimki bundan
2. bebek telsizi: bence gerçekten çok hayati bir şey bu. mutlaka almalısınız. biz weewellin telsizini kullanıyoruz. bize hediye gelmişti. ama ben alacak olsam anne aparatı bileğe saat gibi takılan bi model var, herhalde onu tercih ederdim. ama gerçekten alın. bebek uyuduğunda 2 dakikada bir uyandı mı diye başına gitmek zorunda kalmazsınız :) kameralı olmasına gerek yok, zaten sesi en sona kadar açınca nefes alıp vermesini bile duyabiliyosunuz...

3. sterilizasyon makinesi: eğer biberon/emzik kullanıyorsanız bi tane edinin. önceden almaya gerek yok ama eğer sütle ilgili sıkıntı yaşarsanız kullanacağınız biberonları sterilize etmeniz gerekicek. Can bebe emmeyi kesti bi süre sonra, sütümü sağıp veriyodum ve biberonları kaynatmam gerekiyodu. Ama yorgunluk, uykusuzluk... çok unuttum tencerede biberonu :) hiç yakmadım Allah'tan ama zaten bu makine güzel bi şey, başında beklemenize gerek yok. lazım oldu mu gidip makineden alıveriyosunuz. benim kullandığım weewell'in yine, 3 dakikada sterilize diyo ama inanmayın, içindeki suyun kaynaması hariçmiş o süre :) bi 15 dakikaya yakın sürüyo.
  4. alt değiştirme ünitesi: direk marka/model de veririm bunda: ikea! bize yine hediye geldi. çok gerekli görünmemişti hamileyken gözüme, ama anladım ki çok büyük bi icatmış bu :) öncelikle ben sezaryen doğum yaptığım için eğilip kalkmada az da olsa sıkıntım vardı. bununla çok rahat ettim. alt rafına bezleri koydum, üstte bebek, hiç eğilip bükülmeden altını orada değiştiriyodum, üstünü orda değiştiriyodum. hatta küveti üstüne koyup Can'ı istediğimiz yerde yıkıyoduk. yine yıkarken eğilmeme gerek kalmıyodu yani. ama tabi 5.-6. ay civarı bebek hareketlenmeye başlayınca sadece raf olarak kullanıyosunuz ama o bile iyi bişey bence. bebeğin oyuncaklarını koyarsınız.

5. küvet ve file: küveti ne alırsanız alın mutlaka file de alın. ben normal, kenarlarından küvete tutturulan delikli bir file kullanıyodum. bebeği tek başına gayet rahat yıkayabiliyosunuz. tabi ki yine bebek hareketlenene kadar :) küveti zaten alıcaksınız sanırım, başka nasıl yıkanır bilemedim :) gerçi biz artık küveti attık. kendi küvetimize yükselterek yatırıp yıkıyoruz artık. çünkü küvete yatınca sığmıyo tosun O_o


6. bu belki biraz kişisel ama Can'a yine hediye gelen bi oyuncak vardı. fisherprice'ın ışıklı müzikli yıldızı. hala daha hayat kurtarır. onu susturan tek oyuncak bu:) uyumakta zorlandığında dahi eline veriyoruz, hem susuyo hem de uyuyo :) bence denemeye değer :)


lanet kullanışsız kanguru
7. kanguru / sling: tabi ki sling... bende kanguru vardı. hiçbi şeyine dikkat etmeden öylesine alınmış, chicco go marka bi kanguru. çok pişmanım, sakın ola ki eğer tercihiniz kanguru olacaksa almayın. bebeği içine sokmak ve çıkarmak hem bebeğe hem size işkence! onun yerine bebeği kucağınıza alıp sırtından kapattığınız bi kanguru olsun, bebeğin bacaklarını 2 deliğe sokmaya çalıştığınız bi model değil! onun yerine kullanmadım ama slingi tavsiye ederim. şimdiki aklım olsa ilk günden itibaren sling kullanır, kuzumu koynuma sarıp sarmalayıp öyle atarmışım kendimi sokaklara...

8. bez: evet amaçsız bezler... küçük olanlar ağız silmek için (ne kadar salya akıtacağını tahmin bile edemezsiniz:)) ve büyükler, alt değiştirmek için. evde, sokakta, gezmede, bebeğin altına serin ki yatırdığınız yer steril mi sıkıntınız olmasın.

9. tırnak makası: kesinlikle makas şeklinde olanlardan alın. çok korkutucu bi iş gibi gözükse de bebeğin tırnaklarını kesmek bu aletle gerçekten çok kolay... ama tabi ki uyurken :))

10. otri bebe: bence yüzyılın icadı... ben başta o armut şeklinde olan aspiratörlerden almıştım ama hiçbir işe yaramıyor arkadaşlar... otri bebe mis, önce serum fizyolojik damlat ki sümükler yumuşasın, sonra sok bebenin burnuna otri bebeyi, sen öbür ucundan fırt fırt çek, bütün sümükler çıksın :) tek sıkıntım, benim oğlan burnuna bunu soktuğum anda kıyameti koparıyo :( baya sümüklü bi velet olcak sanırım benimki..

şimdilik aklıma gelenler bunlar... yine geldikçe ekleme yaparım... umarım bi faydam dokunur :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...