oturmak, kalkmak, yürümek, yemek yemek, uyumak... her gün yaptığımız şeyler...
ama evinizde bi bebek varsa bunlar o kadar büyük şeyler oluyo ki hayatta :)
evet, hiçbirimiz kendi ilkimizi hatırlamıyoruz ama bir insanın ilklerine şahit olmak da o kadar keyif veriyor ki, yaşamanız lazım...
ilk oturuş, ilk yemek, ilk emekleme, ilk diş... bu ilkler o kadar çok ki bu ara hayatımızda :)
ben maalesef çoğunu kaçırıyorum çalıştığım için. bu konuya girmiyorum, çünkü hemen ağlayabilirim ve sayfalarca yazabilirim. ama konumuz ilkler, ilk ağlama değil :) hem ilk ağlama doğduğun anda oluyor, bunu da herkes biliyo zaten :)
bundan bi ay önce falan acemi anne ve acemi baba olarak aldık bebemizi parka gittik. şimdi her yer beton, parklar hep mahalle aralarında. biz çocukken öyle miydi ya, değildi... benim çocukluğumda değildi yani. sabahtan akşama sokaklarda koştururduk, gecenin köründe eve girerdik.şimdi düşünüyorum da, bahçeli bi evde ya da villada oturmuyosan sağından solundan cadde geçen bi mahalledesin demektir. e bu çocuklar nerde oynicak? valla derdi şimdiden tuttu beni. neyse, konumuz bu değil, mahalle arasındaki biri-birinin aynısı parklardan birine girdik biz de, en yeşil en ağaçlı gördüğümüze. parkta 3-4 çocuk daha var. bizimkinin uyku saati yaklaşmış ama bi şaşkın halde. şaşkınlığı parktan ziyade diğer çocuklara.
biz de çıkardık minnoşu pusetinden, koyduk salıncağa. bizimki hala şaşkın. bi sağa bi sola bakıyo çocuklara, salıncaktan ziyade ilgisi onlarda. acemi anne ve acemi baba olarak bizim ilgimizse tamamen Can'da tabi :) hatta çıkardık telefonları, şakır şukur hatıra peşindeyiz :)
sallandıkça uykusu bastırdı tabi, çok uzatmadık, ilk salıncak maceramızı, elimizde o 5 dakikalık ilk salıncak deneyiminden bol bol fotoğraf ve videolarla aldık minnoşu parktan, tuttuk evin yolunu. bizimki pusetine koyar koymaz uyudu tabi ki...
geçenlerde bu sefer baba-oğul gittiler parka. kıskanmadım değil. aradım durdum 2 dakikada bir napıyosunuz diye, en son fırçamı yedim tabi "aramasana sallanıcaz biz" diye.. neyse dedim, ilk kez binmiyo nasılsa salıncağa, ilk binişinde ben de yanındaydım diye teselli ettim kendimi...
sonra bi de ilk brokolimiz var mesela... onda yanında değildim ama.. acemi annane haşlayıp eline verivermiş brokoliyi. benim kuzu da kah yemiş, kah gülmüş, yer gök brokoli olmuş... annem telefonda gülerek bunu anlatırken ben ağlamamak için zor tutuyodum kendimi. ilk brokoli yav, ilk brokoli... (aranızda beni deli sanan yoktur umarım)
daha çok ilk'imiz var bizi bekleyen. daha emeklicez (hala sürünüyoz da, belki de emeklemeden yürürüz belli olmaz), ilk adımımızı atıcaz, ilk kelimemizi söylicez inşallah... çok var çok...